KAYSERİ’de 1987’ye kadar babasından kalma el dokuma halı imalatçılığını devam ettiren ancak fabrika halılarının çıkması ile el dokumasını bırakan Mustafa Halıcıoğlu (58), 80 yıllık halı motiflerini muhafaza ederek sahip çıktı. Yaklaşık 1500 motifi evinde sergileyen Halıcıoğlu, “Yok olmaya yüz tutmuş tarihi gün yüzüne çıkarmak için böyle bir yola girdik. Elimizdeki bu modeller, 70-80 yıllık. Bu motifler çok eski. Bunları bulmak artık çok zor. Bunlar unutulmaya yüz tuttu. Gelecek nesillere bunu anlatmak lazım. Bunların unutulmaması için gelecek nesillere bir şeyler bırakacağız” dedi.
Melikgazi ilçesi Ağırnas Mahallesi’nde Mimar Sinan’ın evinin bulunduğu sokakta oturan Mustafa Halıcıoğlu’nun babası İsmail Halıcıoğlu, geçmiş yıllarda el dokuma halı imalatçılığı yaptı. Babasından sonra işi devralan Mustafa Halıcıoğlu, 1988’e kadar halı imalatçılığını devam ettirdi. Fabrika halılarının çıkması ile Halıcıoğlu ailesi, halı imalatçılığına son verdi. Bu süreçten sonra Mustafa Halıcıoğlu, halı dokumasında kullanılan, dönemin ilkokul öğrencileri ile genç kızları tarafından el işçiliğiyle yapılan yaklaşık 1500 halı motifini muhafaza ederek sahip çıktı.
‘BABAMIN KÖYDE 100’E YAKIN TEZGAHI VARDI’
Yaklaşık 80 yıllık motifleri gün yüzüne çıkarıp, evinin odasında sergileyeceğini belirten Mustafa Halıcıoğlu, “Halıcılığın içine doğduk. Babam halı imalatçısıydı, köydeki en büyük halıcılardan biriydi. Köyde kime sorsanız, ‘Halıcı İsmail Ağa’ diye bilirler. Bu köyde, çok uzun yıllar halıcılık yaptık. Bu köyün bütün geliri eskiden halıcılıkla sağlanıyordu. Kışın kadınlar halı dokuyarak kocalarına yardım ederlerdi. Bundan 25 yıl öncesine kadar köyümüzün bütün geliri halıyla karşılanıyordu. Halıcığı 1988’e kadar devam ettirdik. Fabrika halıları çıkınca, bizim el dokuma halılara rağbet azaldı. O zamanki kadınlarımız halı dokuyarak kocalarına destek oluyorlardı ama yeni gelen nesil bu işe sıcak bakmadı. Halının dibinde oturmadılar. Bu sanat yok olmaya başladı. Babamın köyde 100’e yakın tezgahı vardı. Bu tezgahları topladık” dedi.
‘MOTİFLERİN HEPSİ GÖZ NURU, EL İLE ÇİZİLİRDİ’
Elinde bulunan motiflerin çok eski olduğunu söyleyen Halıcıoğlu, “Yok olmaya yüz tutmuş tarihi gün yüzüne çıkarmak için böyle bir yola girdik. Elimizdeki bu modeller, 70-80 yıllık. Bu motifler çok eski. Bunları bulmak artık çok zor. Motiflerin hepsi göz nuru, el ile çizilirdi. Bu modelleri gençler çizerdi. Bu sayede onlar da para kazanıyordu. İlkokula giden çocuklar, buraya gelip model çizerek, her modele para alırlardı. Bu da yok oldu. Halısı, ipi, halı çözmesi gibi halı dokuyanlardan hariç 5 kişi ayrıca çalışırdı. Büyük halıları 3 veya 4 kadın dokurdu ve 1 ayda bitirirlerdi. Küçük halıları ise bir kadın evinde 15 günde dokur ve bitirirdi. Bunlar unutulmaya yüz tuttu. Gelecek nesillere bunu anlatmak lazım. Bunların unutulmaması için gelecek nesillere bir şeyler bırakacağız” diye konuştu.
‘BU MOTİFLERİN GEÇMİŞİ 80 YILA YAKIN’
Yaklaşık 1500’e yakın motif olduğunu söyleyen Halıcıoğlu, “Bunları takım haline getirirsek, bu 800-900’e düşer. Çünkü her halıya 6-7 motif gidiyor. Bu motiflerin geçmişi 80 yıla yakın. Gözümüz gibi bakmaya çalışıyoruz. Maalesef birçok şey kayboldu. Bunları tamamlamaya çalışıyoruz. Benim ağabeyim çok güzel model çizer. Onunla birlikte bunları yeniden gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. İnşallah Mimarsinan’ın doğum yeri Ağırnas kasabası, yine eski imece usulü yapılan işlere yeniden dönecek. Çok güzel şeyler olacağını ümit ediyoruz” dedi.
‘KADIN O ANKİ DUYGULARINI MOTİFLERE YANSITIYOR’
Bazı türkülerin, halı dokuyan kadınlar tarafından ortaya çıkarıldığını aktaran Halıcıoğlu, “Gesi Bağları türküsünün Ağırnas Kasabası’ndan çıktığı söyleniyor. ‘Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun?’ türküsü, halı diplerindeki kadınların kocalarına duydukları hasreti dile getirmek için söyledikleri bir türkü. Halı bittikten sonra motifler ile halıların renginde farklılıklar görebilirsiniz. Kadın o anki duygularını motiflere yansıtıyor ve doğaçlama bir halı ortaya çıkıyor. Biz motifi veriyoruz ama halı ortaya çıktıktan sonra bakıyoruz ki renkler değişmiş. Güllerin şekli değişmiş. Bu motiflerdeki desenlerin her birinin ayrı anlamı var. Motiflere, daha çok bu bölgedeki bitkiler ve çiçekler yansıtılmış. Bunları herhangi bir ressam çizmedi. Motiflerin birçoğunda isimlerin yazıldığı desenler var. Halı bittikten sonra, genç kızların kendi isimlerini ve sevgililerinin isimlerini dokuduklarını gördük” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’DE MUHTEMELEN BU KADAR ÖRNEĞİ YOK’
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı’nın (ÇEKÜL) Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy ise “Ağırnas’ta önceden beri geçim kaynağı, endüstriyel üretim boyutu olan ve Türklerin Orta Asya’dan bu tarafa taşıdığı, günümüze kadar gelen kilimler ve motifler aslında bir uğraş. Bunları bir medeniyetin birikimi olarak görüyoruz. Ağırnas’taki ilgi çekici halı modelini, birikimini veya bu işin bir koleksiyona dönüşmesini önemsiyoruz. Türkiye’de ve taşrada muhtemelen bu kadar örneği yok. Umarım bu ‘halı modeli evi’ enteresan bir başlık şeklinde gelişerek devam eder. Çünkü bu halı modellerinden zamanında her yerde vardı. Yerine göre sobalarda yakıldı veya çöpe atıldı” dedi.
GÜNDEM
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024SPOR
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024GÜNDEM
27 Aralık 2024